MetropolitMesaji
Metropolitliğimizin 12'inci Yıldönümü Vaazı
Pardon, yoksa size kardeşlerim mi dedim? Evet aynen. Kardeşlerim dedim, çünkü ben sizinle geçici mal varlığımı değil, sizinle kalıcı kardeşliğimi paylaştım, sizinle beraberliğimi paylaştım, sizinle aynı bölgede kalmayı paylaştım, anlayacağınız çayınızı içtim, kahvenizi içtim, yemeğinizi yedim, sizinle öğünleri paylaştım, sizinle düşüncelerimi paylaştım, sizinle sevincimi paylaştım, sizinle kederlerimi paylaştım, sizinle geceleri paylaştım, sizinle verimli gündüzleri paylaştım, sizinle ziyaretlerimi paylaştım, sizinle samimiyetimi paylaştım, sizinle sohbetlerimi paylaştım, sizinle kaynaşmayı paylaştım, sizinle gezileri paylaştım, sizinle törenleri paylaştım, sizinle Su Bayramlarını paylaştım, sizinle: baharları, yazları, kışları ve sonbaharları paylaştım, sizinle manevi şeyleri paylaştım, sizinle dar günleri paylaştım, sizinle genişliğe çıktığım günleri paylaştım, sizinle birleştirici fikirlerimi paylaştım, sizinle dayanışmayı paylaştım ve en azından sizinle sevgimi paylaştım. O halde, siz de birbirinizi sevmekle mükellefsiniz. Aynı yönergede Kutsal Kitap: ‘Bu sana yazdığım yeni bir buyruk değil, başlangıçtan beri kabul ettiğimiz buyruktur. Sevgi, Tanrı'nın buyruklarına uygun yaşamamız demektir. Başlangıçtan beri işittiğiniz gibi, O'nun buyruğu sevgi yolunda yürümenizdir’ (II. Yuhanna 1:5-7), diyor.
Yukarıda paylaşımlardan bahsettik. Takdir edersiniz ki insanın diğer sıfatı ‘unutkanlıktır’. Ben hiçbir zaman ayrışmaya hizmet etmedim. Ama ayrışmayı özümseyenler var, onlar yerlerini aldıysa da; buna asla razı olmadık. Çalışmanın birlikteliğini izah etmeden, insan nasıl yürüdüğünü dolaysıyla paralelindeki kimselerle olan ilişkilerini önemsemeden; ilişkilerde aldırışsızı üretir ve unutkanlığa verir. Bizler, inayetle ruhaniyiz. Dahası, ilk Öğretmenimiz Mesih tarafından sevgiyle sınandık, hamurumuz fedakârlık için yoğruldu, duruşumuz her utanç dışında dimdik kalmasını sağladı, hele bizde açgözlülük arzusu silik derecede sıfırlanmıştır. Metropolitler olarak, bu meziyetlerimizle ancak yüce Kralımızın tahtını taziz ederiz, hoş Haşmetinin etkisiyle yüreklerimizde sevgisinin ağacını filizlendiririz: ‘Sevgi ve sadakat kralın güvencesidir, tahtını da sağlamlaştıran sevgidir’ (Süleyman’ın Öz Değişleri 20:28). İsa Havarilerine ilk önerdiği etken, sevgidir. Buna göre biz sizi sayıyorsak, siz de birbirinizi sevmek zorundasınız. Birbirinizi sevdiğinizi iddia edebiliyorsanız, öylece Rabbin emirlerine bağlılık gösterebileceksiniz. Bakınız, ben size, ‘sizi saydık’ dedim. Oysaki insanlık yasasında babayı saymak evladı sevmektir, naçiz bir metropolit; ruhani pederdir, halk onun manevi evlatlarıdır. O nedenle halk ona Abun m’âlyo der. İşte bu manevi değerlerimizle Baba’ya evlat kızları ve evlat oğulları oluyoruz. Sadakat olmadan hiçbir değer değer değildir. ‘Rabbin antlaşmasındaki buyruklara uyanlar için, bütün yolları sevgi ve sadakate dayanır’ (Mezmur 25:10). Diğer yandan bilmek gerekir, biz politikacı değiliz ta ki içi boş vaatlere kendimizi kaptıralım. Ruhanin başlıca anlatımının muhteviyatı: dayanışmadır, imandır, sabırdır, umuttur, sevgidir ve tinsel yaşam öykü ve olgularıdır; yukarıda geçtiği gibi, maneviyat yerine onun dünya işlerini anlatacak hali yoktur. Bu muhteviyat her ne kadar uysallık kültürüne hizmet ediyorsa da, deruni çevrelerde endişeyle panik uyandırıyor farklı inanç diye. Söz konusu çevrelerce bize karşı uyandırılan sert politikalarının ne denli anlamsız olduğunu; Rabbin içimize döktüğü Ruh anlayışıyla ayırt edebiliyor, keşfediyor ve bununla perspektif üstünlüğünü sağlayabiliyoruz: ‘Çünkü Tanrı, bize korkaklık ruhu değil, güç, sevgi ve özdenetim ruhunu vermiştir’ (2.Timoteos 1:7).
Değerli kardeşlerim, 10 Aralık günkü terfi günümün yâd edilmiş olmasını naçiz şahsıma değil, metropolitlik yüksek rütbesine yönelik yapıldığını hatırlatayım. Çünkü şahsım olarak hiçbir övgüyü ve töreni hak etmiyorum. Şu var ki, Pederinize beslediğiniz sevgi ve sadakatinizden kaynaklanan tebrik ve kucaklaşmalarınızın önüne geçilmez; geçilmemeli de! Halkın tüm kültürüne saygı duyan biri olarak, halk kendi kültürünü geliştirmeli, ben de onu güçlendirmelerinden yanayım. Çehrenize bakış attığım zaman, ne derece istekli olup olmadığınızın da fark etmemem mümkün değil. Bir metropolit olarak tüm bunların öğreticisi değilsem de teşvikçisi olduğum bir gerçektir. Bir toplum, çok yönlü kültürüyle toplumdur, dolaysıyla Hıristiyan bir toplum, yaratıcıdır, üreticidir; yeter ki isteksizliğini bir kenara atıp onun yerine istekliliğini mekanize edebilsin. Tam değilse de, ben size hizmet ettim, etkilenerek sizin de bir birinize hizmet mükellefiyeti altındasınız. Ha şunu da hatırlatayım: ben size hizmet ettiğim için değil, Rab: ‘ben ayaklarınızı yıkadığımı’ gördünüz dedi. Siz de bir birinize hizmet edin demedi mi? Sevgili Adıyamanlı Hıristiyan kardeşlerim, bu nasıl bir yükümlülüktür? Biz birbirimize acaba nasıl hizmet edebiliriz? deyip durmayın. Nasıl, biliyor musunuz? Buradaki varlığınızı sürdürebilmek için, aile kurumlarınızı geliştirerek Kilisenize de %100 katıksız yani art niyetsiz bir şekilde hem tinsel destek sağlamak, hem hizmet etmenizle olur bu. Yoksa bir metropolit olarak elime ayağıma su dökmenizle hizmeti sağlayamazsınız. Binaenaleyh Çocuklarınız burada toplanacak, gençleriniz burada toplanacak, heyetiniz burada toplanacak, hatırı sayılır etkinlikleriniz burada gerçekleşecek ondan sonra kendiniz Rabbe hizmet ettiğinize inanacaksınız. Eğer, halay çekmeyi de metropolitinizden beklerseniz, sınıfta kalırsınız.
Her çeşit mesajlarla bizi bu güzel ve anlamlı Günde kutlayanlara ve çiçek sunanlara yürekten teşekkür ediyoruz. Ama kalbi teşekkürlerimiz, hep yanınızda olmaya kararlı olan: değerli Yusuf Sezer’e ve Eşine, Muksi Neriman Köse’ye ve Eşine, Sabri Ölmez’e ve Eşine, Emin Evingülü’ye ve Eşi Ankin’e, Cercis Uncu’ya ve Eşine ayni zamanda sevgili ailelerinedir. Top yekûn, bu kutlu Güne katılımı sağlayan hepinize; Rab inayetle bereketini üzerinize ve evleriniz üstüne salsın, keder ve sıkıntılarınızı sevince dönüştürsün, âmin…
♱ Ğriğoriyos Melki Ürek
Metropolit
10 Aralık 2018