MetropolitMesaji
Metropolitliğin 11. Yıldönümüne
İnayetle 11. Metropolitlik Yıl Dönümüm,
Metropolit (Hasyo), elçidir. Elçi İsa’nın önünden yürür ve Onun öğrencisidir. Aşamalı olarak metropolit, işçidir, hizmetçidir; önce yorucu işlerde çalışır sonra seçilir. Seçilirken de zorluklarla seçilir. Çömez rahip metropolitlik için alt yapıdır. Elçiler önce çalıştı, ev ahalilerini geçindirdi, İsa tarafından çağrıldı, ahalilerini arkalarına attı; sonra Onun tarafından öğrenciler olarak eğitildi. Fiilen Elçiler diye çağrıldı, önce onları akladı, sonra onları yüceltti. 'Tanrı önceden belirlediği kişileri çağırdı, çağırdıklarını akladı ve akladıklarını yüceltti' (Romalılar 8: 30). İsa, 12 kişi seçti, ama 12’den biri düştü. Bu nedenledir, Kutsal Kitap diyor ki: gerekirse seçilmiş olanları da düşürebilir. Burada kimse olgunum diye kendine güvenmesin. Elçi Yahuda ardı arkası gelmeyen başka düşüncelerin peşindeydi, aslında Yahuda açısından, bir kese para çok ağırdı, fakat pahalıyı kaçırınca, maddenin değeri olmadığını; bir işe yaramayacağını anladı ve gitti kendini astı. Böylece art düşünceleri onu kurtaramadı! Yol bu kadar kaygansa, alacağımız kararlarımızda öylece dikkatli olmak durumundayız. Amaç kurtuluş ise, gerisi teferruattır. Aklımızda şu varsa: İsa bizi seçti, O bize yeter, biz Onunuz diyebiliyorsak; düşmeyiz. Bununla Kendisine sıkı bağlanırsak, sayıdaki yerimizi alırız. ‘On bir öğrenci Galile'ye, İsa'nın kendilerine bildirdiği dağa gittiler. İsa'yı gördükleri zaman O'na tapındılar. Ama bazıları kuşku içindeydi. İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruhun adıyla vaftiz edin; size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim' (Matta 28.19). Bu sözlerle insan doğası, İsa’nın şahsında hem Tanrılık statüsüne kavuşuyor, hem de Onunla kalmanın güvencesi altına alınıyor. İsa’nın yaptığı olağan üstü işlere ve görkemli Dirilişine rağmen, bazıları Ona halen çelişkiyle yanaşıyordu. Çelişkilerini bir yana bırakınca, dünyanın dört bir tarafına öğretmen ve eğitmen oldular. Onlar, insanlara kötü huylardan feragat etmesini öğrettiler. Havariler genelde balıkçıydı. Biliyorsunuz ki balık avı açık havada yapılan avcılık işi gibi değildir. Balık avı meşakkatli bir uğraşıdır. Balık, su dibinde nasıl saklanıyorsa; günahkâr insanlar da öyledir. Günahkârlar, işleri bilinmesin diye ışığa gelmezler, karanlıkta kalırlar. Bu gün olduğu gibi, iki bin yıl önceki insanlar da öyleydi. O günlerin insanları karanlık ve ölüm gölgesinde oturuyorlardı, ta ki onlara yol gösterici göksel ışık doğana dek. (Luka 1:77-78). Rabbin ışığı, atalarımızın fenerine yansıdı, onlar bununla kayıpları tek tek tutup meçhul bölgeden sağlam kurtuluş zeminine çekti. Kurtarıcı Mesih İsa’nın anlayışı dışında kalmak, vatansız kalmaktır, umutsuz olmaktır ve vaatlerin dışına itilmektir. İncil’in şuna vurgusu şudur: 'O zaman Mesih olmadan, vaat topraklarında vatandaşlıktan yoksun, vaade dayanan antlaşmalara yabancı, dünyada umutsuz ve tanrısızdınız. Ama bir zamanlar uzak olan sizler, şimdi Mesih İsa'da Onun kanı sayesinde yakın kılındınız. Çünkü Mesih kendisi barışımızdır' (Efesliler 2:12-14). Aynı mektupta şöyle açıklıyor: 'Sizler bir zamanlar içinde yaşadığınız cehalet ve günahlarınızdan ötürü ölüydünüz. Bu dünyanın gidişine ve havadaki baş hükümranın isteğine ve cehtle, söz dinlemeyen insanlarda etkin olan aynı ruha uymaktaydınız. Bir zamanlar hepimiz böyle insanların arasında, benliğin ve aklın isteklerini yerine getirerek benliğimizin tutkularına göre yaşıyorduk. Doğal olarak ötekiler gibi biz de gazap çocuklarıydık. Ama merhameti bol olan Tanrı bizi çok sevdiği için, suçlarımızdan ötürü ölü olduğumuz halde, bizi Mesih'le birlikte yaşama kavuşturdu. O'nun lütfuyla kurtuldunuz. Tanrı bizi Mesih İsa'da, Onunla birlikte diriltip göksel yerlerde oturttu. Bunu, Mesih İsa'da bize gösterdiği iyilikle, lütfunun sonsuz zenginliğini gelecek çağlarda sergilemek için yaptı' (Efesliler 2:1-7). Mor Pavlus diğer mektubunda şöyle tekrarlıyor: ‘Bir zamanlar Tanrı'nın sözünü dinlemeyen sizler, şimdilerse İsraillilerin söz dinlemez yapılarından dolayı, merhamete kavuştunuz. ...Çünkü Tanrı, merhametini herkese göstermek için herkesi söz dinlemez zemine terk etti. Ne büyüktür Tanrı'nın zenginliği? Onun hikmeti ve bilgisi, ne denli derindir? Onun yargıları ne denli akıl ermez ve yolları ne denli anlaşılmazdır?' (Romalılar 11:30-33). İşte insan soyunun iç yüzü budur, insan söz dinlemez, insan başkasının yıkımını tezgâhlarken; kendi eliyle yıkımını öne çeker ama onu bu yok oluştan Kurtarıcı İsa azat eder. İlk çağlardaki zorba barbarlığı, puta tapar eğilimlerden kaynaklıydı. İnsan sağlıklı inanamıyorsa, ahlak çöküntüsüne sürüklenir. Tabi ki, erdemli, izzetinefis ve inayetli insanlar bunun dışındadır. Bu çöküntünün türleri şöyle: yanlış ve sapkın itikatlar, küfürbazlık, yalancılık, hırsızlık işleri, dedikodu, hovardalık, fuhuş, sarhoşluk, eş aldatma bataklığı, zina, nefret etmek, kin beslemek, cinayet işlemek, savaş tezgâhını kurmak, doğru imandayken kaygılı olmak ve kavgacılık hırçınlığı; tüm bunlar ve benzeri hal ve hareketler Hıristiyan düşüncesiyle örtüşmez. Bu bir nevi hastalığında ısrarlı olan bir kimsenin tedaviye devamı nasılsa, günahkârların da günahlarında ısrarlı olmaları böyledir. Gösteriş, hiçbir zaman İsa’yı ilgilendirmemiş. Böylece bazı insanlar oldukları gibi değil, becerebildikleri gibi İsa adına gösteriş için bağlılıklarını sezdirir, fakat bu kişiler, Onun yaşam tarzına öcü gibi bakadururlar. Dolaysıyla, İsa’nın öğrencileri bu aymazlığı, büyük bir özveriyle insanlar arasından kaldırdı, bunun yerine insan haysiyetine yakışan üstün vasıflı yaşam uygarlığını yerleştirdi. İyi bir Hıristiyan, iyi bir insan demektir. İnsana bu vasıfları, şiddet etkisi içinde asla olmadan ve bulunmadan Elçilerin reçetesi sağlamıştır. Yukarıda Hıristiyanlık ruhuyla örtüşmeyen ahlak dışı şeyler, insan doğasındaki kronik hastalıklarıdır. Bu tanılara teşhis koyan metropolit İsa’dan yetkisini alır. Kiliseden uzak kalanın kapısı, bu işlere tam kapalı değildir. Kilise hayatını devam eden ister Hıristiyan bir kimse olsun, ister Hıristiyan din adamı olsun; söz dinlemez yapısıyla yukarıda teşhisi konulan tanılara açık olur. Hıristiyanca yaşama standartlardaki düzenlemeleri yapan gözetmen metropolitlerdir, kilisenin hiyerarşisindeki kurum amirleridir, onlar iman bekçileridir, dolaysıyla İsa adına kurulan kurumlar, bu uğurdaki Hıristiyan kardeşlerin niyetinde ve ruhlarında iman ve amel konusunda hiç kaygı ve çelişki bırakmayacak etkinliklere sahiptir, yeterki bu merkezleri manevi hayrımıza kullanabilelim. ‘Bayramın son ve en önemli günü İsa ayağa kalktı, yüksek sesle şöyle dedi: Bir kimse susamışsa bana gelsin, içsin. Kutsal Kitapta dendiği gibi, bana iman edenin içinden diri su ırmakları akacaktır (Yuhanna 7:37). Sizce İsa, bana gelsin derken, kimi; neyi ve nereyi kastediyor? O halde kilisenin gizemlerini (7 sır) hayatımızda tatbik etmekten başka bir sığınma yerimiz mi var bizim? Kendi gözünde bilge bir sürü hikmetli insan bu gerçeklerden soyutlanmaya çalışıyor, yani Tanrı karşıtlı kimseler ki, onlar değirmenlerinde öğütmek istedikleri kimseleri bulmasını bilir. Hikmeti, insana Allah’ın Kelamı İsa vermiştir, bununla kendini yönetmek için, doğayı yönetmek için, yaşamını düzenlemek için, ama Tanrı’ya düşmanlık beslemek için verilmedi. Şu var ki, Tanrı irademizi özgürlükle süslemiştir. Bu özgür yapıyla sapma hürriyeti cazip hale geliyor. İnsanlar aşırıya kaçtıklarında haklarında şunun gibi Tanrısal bir tebliğ çıkabilir: 'Nitekim şöyle yazılmıştır: Bilgelerin bilgeliğini yok edeceğim, akıllıların aklını boşa çıkaracağım. Hani nerede bilge kişi? Din bilgini nerede? Nerede bu çağın hünerli müzakerecisi? Tanrı dünya bilgeliğinin saçma olduğunu göstermedi mi? Mademki dünya Tanrı'nın bilgeliği uyarınca Tanrı'yı kendi bilgeliğiyle tanımadı, Tanrı iman edenleri sıradan sayılan bildiriyle kurtarmaya razı oldu. Yahudiler doğaüstü belirtiler ister, Greklerse bilgelik arar. Ama biz Haça gerilmiş Mesih'i duyuruyoruz. Yahudiler bunu yüzkarası, öteki uluslar da saçmalık sayarlar. Oysa Mesih, çağrılmış olanlar için, …Tanrı'nın gücü ve Tanrı'nın hikmetidir. Çünkü Tanrı'nın sıradan saydıkları, insan hikmetinden üstündür, Tanrı'nın zayıflığı, insan gücünden daha yüce ve daha güçlüdür’ (I. Kor. 1:19-25).
Değerli kardeşlerim, Tanrı inayetle naçiz şahsımı bu güne dek getirmiştir, getirirken de sizinle tanıştırmıştır, tanıştırırken de Metropolit olarak tanıştırmıştır. Bunu hak etmesem bile, yine de bu günümüz size ve yakınlarınıza hayırlara vesile olsun, uğrunuza yapılan duaların kabulüne, taşkın huzurunuzun kesiksiz çoğalmasına, yüreklerinizin çocuklarınıza şefkatle dönmesine, çocuklarınızın da vicdanları ebeveynlere duyulan saygı niyetiyle dönüşüne imkân ve olanak fırsatı olmasını dilerim. Elbette ki yıllardır beraberiz, insanlık hali; sizleri kırdığım üzdüğüm oluyor. Bu kasıtlı bir durum olmadığına göre yüzünüze bakabiliyor ve özür dileyebiliyorum. Güzide Abraşiyemizin uzak insanlarını her yerde bu anlamlı günde selamlıyorum. Hali hazırda burada bulunan ve her fırsatta ibadetini yerine getiren siz kardeşlerime; yani çocuklara, gençlere, bayanlara ve baylara en samimi hislerimle sevgi, selam ve bereket sunuyorum. Sevgili şemmaslarımız, Ohannes ve arkadaşlarına, Metropolitliğimizde görevli kardeşlerime, En özel teşekkürlerimi İstanbul’dan teşrif eden kardeşlerimiz: Sabri Ölmez, Emin Evingülü ve Cercis Uncu'yadır. Her ne kadar aramızda değilse de İstanbul Süryani Kadim Metropolitliği Genel Müdürü sn. Zeki Demir’e, Emin Bayyiğit ve Yönetim Kurulu arkadaşlarına, Gençlik Kolu, Kültür Kolu ve Kadınlar Kolu başkanlıklarımıza, bizi ihmal etmeyip telefon açanlara, SMS, sahiplerine, e-mail mesaj sahiplerine kutlama mesajları için teşekkür ediyorum. Whatsapp’taki grubumuza, çiçek ve çelenk sahiplerine ve dostlara teşekkür ediyoruz. Gece ve gündüz yanımızdan ayrılmayan, emniyetimizi titizlikle sağlayan İl Emniyet Müdürlüğünün ekiplerine hürmetle kalbi duygularımla teşekkürlerimi sunuyorum. Rabbin inayeti ve bereketi hepimizle birlikte olsun âmin. Sabırla dinlediğiniz için teşekkürler…
Ğriğoriyos Melki ÜREK
Metropolit, 10 Aralık 2017
Metropolitliğimizin 11. Yılı adına
Vaftizci Yuhanna’nın Doğum Pazarı